Sağlıklı bir dünyaya gözünü açmak ve sağlıklı büyümek her çocuğun hakkı, sağlıklı bir yaşam sürmek her bireyin anayasal hakkı... Yaşadığımız şu günlerde sağlık üzerinden, yakınlarda koptu kopacak kıyameti beklerken... Aklımıza takılanlar, takılana...
Yeni Dünya Düzeninin en karlısı ilaç üreticileri, en şansızı hastalar, XL karlısı ise pazarlama şirketleri oldu... Baktılar şöyle bir dünyaya; İnsanlar çoğaldılar her şeye en çok da ürettikleri ve tükettikleri ile çevreye zarar vermeye başladılar. Hem bu kadar insanı azaltacak, hemde azaltırken karın kralını yapacak bir çözüm ürettiler.
Kimler mi?
Dünyanın efendileri, insanlığın en zalimleri rahat durur mu? Durmaz ne yapar? Salgınlar çıkaracak, hastalıklar yaratacak, yapar da... Adı kimi zaman olur domuz gribi, kimi zaman olur kuş gribi, kimi zaman olur Korona... Bak öbürlerine inat bütün imla kurallarını hiçe sayarak, Corona'yı büyük harflere taşıdım, çünkü adamın hafife alınacak hiç bir tarafı yok. Adam bütün dünyayı kendine nefret ettirdi. Haaa bu arada adam dediğim bizim Korona... Allah iyiliğimizi versin versin...
Bir ürünü karlı hale getirmenin en akıllı yolu çok pahalı olması, hepimiz biliyoruz ya da çok satması yani tüketimini arttırması.... Ticari bir söylemle pazarı genişletmektir.
Yaşıyoruz işte hepimiz adım adım korkuyla yönlendiriliyoruz... Korona ile hepimizi korkuttular. Zaten biliyorsunuz bunu yapmak hiç de zor olmadı. Sağlık çalışanlarının ilaç satış zincirindeki denetçi olma reçete yazma, ilaç konusundaki işlevini tamamen ortadan kaldırdılar neredeyse... Hekimler ilaç konusunda azıcık bilgilerle donatılarak hazırlıksız yakalandılar.
Çaresizlik ve bilinmeyenle korkutularak insanlardan neredeyse yılları çalınıyor. Çocukların çocuklukları, gençlerin en önemli yılları, yaşlılarımızın özgürlükleri... Bir çok insanın düzeni bir anda tamamen değişti... İşinden aşından olanların kaybından söz etmiyorum bile... Ortaya psikolojisi bozuk insan yığınları çıktı, sağ olsun ilaç şirketleri yine imdadımıza yetişecekler... Bizler hasta oldukça, onlar paraya kavuşacaklar. Dünya'da kendi cennetlerini yaratarak mutlu mutlu, bir dolu sınırsız para ile yaşamaya başlayacaklar.
Baksanız dünyaya büyük paraların, büyük aşı pazarlarının oluştuğu bir sahne ortaya çıktı... Herkesi sarıp sarmalayan hastalık ve korkularla insanlarımız ne kadar dirense de aşıyı olmak zorundalar...
Çünkü aşı korkuyu alıyor insanın elinden biraz da... Korkuyu rafa kaldırıyor. Korku bizi sıkıcı bir hayat yaşamak için kandıran maniple edici bir duygudur.
Bütün bunlarla savaşmanın ülke olarak en kısa ve en kestirme yolu, bilim temelli eğitim... Bilim, yapısı gereği objektif düşünmeyi, yanıldığınız zaman hatanızı kabul edip düzeltmeyi ve olaylar/olgular arasında sağlam neden-sonuç ilişkileri kurmayı öğretir.
Hayatımızda olup bitenleri en iyi şekilde analiz edip, gidişatı görüp, buna göre önlemler alabilmek, farklı seçenekler arasında doğru kararlar vermek ve toplumun bugününü ve geleceğini etkileyecek adımlar atabilmemizi sağlayabilmek için bilimin bize kattığı niteliklere ihtiyacımız vardır.
Kısacası korkularla sekteye uğrayan eğitimimize sarılmak ve akıl ve bilim ışığında, maneviyatımızdan güç alarak yürümektir...
Korkular biraz biraz bizi uyandırmadı mı? Çünkü korku, batıl inancın ana kaynağı ve zulmün ana kaynaklarından biridir. Korkuyu fethetmek bilgeliğin başlangıcıdır.
Evet, ortada bir gerçek ve bir de korku var... Korku kaçınılmaz... Bunu kabul etmek zorundayız ancak onun bizi felç etmesine izin vermeyelim. Bu bir tuzak düşmeyelim!
Korkusuz günler efendim, sevgiyle ve bilimle yolumuz aydınlansın...