Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Sabriye Güler

Sabriye Güler  |  BERLIN

s.guler@berlinturk.de

YAZARIN TÜM YAZILARI

GİT ÖTEYE...

“Hiç kimse onu bulandırmadığı ve ihlal etmediği sürece Hukuk, teneffüs ettiğimiz hava gibi, görünmez ve tutulmaz bir şekilde etrafımızı kaplar. O, ancak kaybettiğimizi anladığımız zaman değerinin farkına vardığımız sağlık gibi sezilmez bir şeydir.” 
Leadri

 

                       Hiç böyle üzgün bir gün geçirmemiştim... Rayından çıkmış tren gibiyiz. Bir siyasi partinin genel başkanının üstelik Türkiye Cumhuriyetinin en yılmaz savunucusu olan bir vatanseverin Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın tutuklanması canımızı yaktı. Kendisi ile Gaziantep'de bir kitap imza gününde tanışmıştım. Centilmen ve çok değerli bir siyaset adamı olduğunu o anda anlamıştım. Görüşleri ve fikirleri Türkiye için bir kazanım olacak kişidir. Sırf önünü kesmek için suç yaratılmış sanki, o olmadı bundan olsun mantığı ile… Gerçekten demokrasi adına utanç verici bir durumdu demokrasi adına ağlamak gerekir.

                      Onbeş gündür insanlara sopasını gösteren gaddar öğretmen gibi tüm muhaliflere gözdağı veriliyordu. En sonuncusu da bu oldu! Nereye kadar, benden olmayanlar tufan mı diyeceksiniz? Yok böyle bir dünya!

 

 Tam hukuksuzluk ve adaletsizlikten gına gelmişken, bir de baktık ki; Bolu'da günlüğü 30.000 TL. olan ünlü bir otel onlarca insanımızın mezarı oluyor, üstelik de insanlar yanarak can veriyorlar. Nasıl oluyorda böyle güvensizlik ve tedbirsizlik içinde yıllardır faaliyet yürütür, böyle derme çatma bir bina, insanın aklı ve mantığı almıyor.

 

Sayın Yusuf Halaçoğlu'na katılmamak elde değil…" Türkiye’de tuz kokmuş belli ki. Kırk bin kişinin katili mecliste konuşmaya davet edilirken, legal bir siyasi parti genel başkanı, ülkesindeki yanlışları dile getirdiği için Cumhurbaşkanına hakaretten göz altına alınıyor, yine ülkesinin âdeta göçmen istilâsına uğraması karşısındaki ikazları, halkı kin ve nefret suçu olarak nitelendiriliyorsa, yazıklar olsun demekten başka kelime bulamıyorum. Durum sayın Ümit Özdağ’dan daha ötelere gidiyor."

 

Yapılan halkı kin ve nefrete dönüştürmek ise bu yapılanlar kime karşı yapılıyor. Kayrılan kimler, kimler yurttaşın canını yakıyor. Kimler Türk milletini umutsuzluğa ve mutsuzluğa sürüklüyor.

 

Neden sokaklar endişeli, neden sokaklarda insanlar patlamaya hazır bir bomba gibi… Halkı bu duruma neden getirdiler. Çarşı ve pazarda alışveriş yapanlar, paranın cennetini kimler yaşıyor onu bilmek gerekir.

 

İşte tamda sonuç; Kim halkı bu duruma getirdi. Kim ülkeyi sığınmacı deposu haline getirdi ile karşılıklı zıtlaşıyor. işte tam da burada bunları dillendirenler, birilerinin tekerine çomak sokmuş oluyorlar. Memleketi babanın bakkal dükkanı gibi yönetemezsiniz ya da pazarda iyi yere tezgahını açmış pazarcı gibi davranamazsınız.

 

Belki de bilinçli yapılıyor herşey… İnsanları yönetmek çok kolay aslında, onların alım gücünü düşürürsün, onları kuru ekmeğe muhtaç edersin, çocuklarının karşısında aciz duruma düşürürsün. Herkese borç takacak düzeye getirirsin, eskiden mahalle bakkalı vardı, seni arada idare eden, şimdi tekelleşmiş mahalle marketleri de seni tanımaz bilmez bile, böyle de bir çıkmazla karşı karşıyasın, kasap dersen seni görünce elindeki et satırı ile vitrindeki koyun etine bir bıçak atıyor. Mağaza dersen kimbilir ne zamandır, ne vakittir gitmiyorsun…

 

İşte bu durumda hukuk, demokrasi, adalet o da neymiş be kardeşim… Git öteye!

Böyle bir insan topluluğunu çok kolay yönetirsin; ekmeğe muhtaç ederek. İnanmıyorsanız, bir gelişmiş, bir de gelişmemiş bir ülkeye bakarak karar verin.

 

Biz ve bizim jenerasyon herşeyi yarım yaşadık. Hemen hemen her şeyi yarım yaşadık!

Geride kalmış tüm yarımları birleştirip, bütüne varmanın zamanıdır artık. Geleceğimizi bırakacağımız nesillerimiz adına bunu yapmak istiyorum Yüce Türk Milletinin bir ferdi olarak.

 

Yarım, yarım oysa bizler tamamız!