''Ah şimdi İstanbul ' da olmak vardı anasını satayım. Püfür püfür bir vapurun yan tarafında Ah şu anda İstanbul 'da olmak vardı anasını satayım. Yeni Camide mısır atmak kuşlara Köprüde balık ekmek yemek, dolmuşa hadi gidelim demek Ver elini Yenikapı ,ver elini Bebek ,Tarabya Şu anda oralarda olmak vardı ya . Ah şimdi İstanbul ' da olmak vardı anasını satayım!'' Diyor Melike Demirağ o harika şarkısında;
Ya da ''Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.'' demiş Yahya Kemal Beyatlı.
Dünya'da çok az kent vardır adına binlerce şiir, şarkı ve kitap yazılsın. İstanbul'u anlatırken kısa yazmaya yer yetmez. Çocukluğumun ve gençliğimin bir bölümünü İstanbul'da geçirme şansı elde etmiş biri olarak her mevsim ayrı güzelliklerle dolu, geceleri ayrı gündüzleri ayrı mükemmellikte olan bu şehri 65 yaşında olmama rağmen her ziyaretimde yeni ve yeniden keşfetmekteyim.
Avrupa başta olmak üzere Dünya'nın her tarafından milyonlarca kişinin ziyaret ettiği bu kadim kenti tek cümle ile anlatmak gerekirse 'Dünya Başkenti İstanbul' demek doğru olacaktır. Yıllardır fotoğraflarım İstanbul'u, 'Objektifimden İstanbul' serisinde yer alan bu fotoğrafı çok beğenirim. Kadıköy'den Adalara giden vapurun arkasından baka kaldığım o anın ölümsüzleştiği bir görüntü.
Peki ne zaman gitmeli İstanbul'a? Dünya Başkenti 365 gün dört mevsim ayrı güzelliktedir. Benim tercihim en sakin, en romantik ve aynı zamanda en hüzünlü günlerinin yaşandığı Ocak, Şubat ve Mart aylarında İstanbul'u ziyaret etmek gerekir! İstanbul; ilk kez gelene de yüzlerce kere gidene de hazinelerini sunmaya her an hazırdır!
İstanbul'u biliyorum diyenlere de bir sözümüz olsun; İstanbul'u biliyorum deme! İstanbul anlık yaşanır. O an biter ve İstanbul buhar olur, yağmur olur, deryaya döner! Her sabah uyandığında bil ki, yeni bir İstanbul doğar!