Doğu Akdeniz'de Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilimde Fransa'nın, ‘NATO'nun beyin ölümü’ söylemini yeniden gündeme taşımasının müttefiklik geleneğine ciddi zarar verdiğini belirten uzmanlar, Paris’in, 'Avrupa benden sorulur' politikasına izin vermediği için, Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü'nü (NATO) yıpratmaya çalıştığını kaydetti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "beyin ölümü" söylemini, Türkiye'nin Suriye'de başlattığı Barış Harekatı döneminde ilk defa ortaya atmıştı. Türkiye'nin Suriye'de, terör örgütü YPG/PKK'ya yönelik operasyonlarından rahatsız olan Paris, aynı söylemini Türkiye'nin meşru Libya hükümetiyle imzaladığı anlaşmada da yinelemişti.
Libya'daki gayrimeşru güçlerin lideri Halife Hafter'i destekleyen Macron, Türk donanmasının, NATO misyonu yürüten Fransız gemisini taciz ettiği yönünde asılsız iddialar ortaya atarak yeniden NATO'ya yüklenmeye başladı.
Gemi tacizi iddiasıyla Türkiye'ye suçlamalar yönelten Fransa, NATO'nun Türkiye'ye müdahalesini istedi.
Uzmanlar, Macron'un bir yandan NATO'ya karşı sert bir tutum sergilerken diğer yandan NATO'yu Türkiye aleyhinde karar almaya zorlamasının Fransa’nın tutarsızlığının bir kanıtı olduğunu belirtiyor.
Fransa'nın 'NATO'nun beyin ölümü gerçekleşmiştir' söylemini sık sık gündeme taşımasını AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, bu tartışmaların NATO içinde bir çatlağa neden olmayacağı görüşünde birleşiyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Emeritus Prof. Dr. A. İlter Turan, NATO'nun kara alanındaki savunmasının Almanya üzerinden deniz üzerindeki savunmasının da İngiltere üzerinden yapıldığını, bedavadan korunan Fransa'nın NATO'nun desteğine ihtiyacının olmadığını, dolayısıyla Fransa'nın 1966 yılında NATO'nun askeri kanadından çekildiğini hatırlattı.
Fransa'nın kendisini Avrupa'nın askeri gücü olarak görmek istediğini söyleyen Prof. Dr. Turan, "Fransa halen kendisini imparatorluk olarak görüyor. Normal bir ülke olduğunu kabullenemiyor. Dolayısıyla NATO'ya değer vermiyor. Doğu Akdeniz'de Fransa'nın suçlamaları NATO'yu yok etmeye yönelik bir girişim mi, onu şimdilik kestirememekle beraber, NATO'nun iki müttefiki arasında taraf tutmasının tabii ki ittifakın selameti açısından istenilmeyen sonuçlar doğuracağını söyleyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
NATO üyesi ülkelerin Fransa'nın Doğu Akdeniz'de yürüttüğü gerilim politikasını benimsemediğini vurgulayan Prof. Dr. Turan, bu ülkelerin Türkiye ile Yunanistan arasında bir uzlaşmanın sağlanmasını arzu ettiğine işaret etti.
Turan, NATO'nun halen bir fonksiyonu olduğunu olduğunu, bunun geçmişten farklı olarak "Polonya veya Baltık ülkeleri, Rusya yayılmacılığı endişesi, Akdeniz'in ve Arap denizinin güvenliği, Afganistan'da üstlendiği sorumluluk" gibi daha da çeşitlenmiş bir şekilde geliştiğini ifade etti.
Prof. Dr. Turan, "Dolayısıyla NATO'nun Macron'un dediği gibi beyin ölümü gerçekleşmiş değil. Fransa, 'Avrupa benden sorulur' politikasına izin vermediği için NATO'yu yıpratmaya çalışıyor. Son dönemde bunu Doğu Akdeniz'de güvenliğin sağlanması noktasında NATO'yu Türkiye'ye müdahale konusunda zorlayarak yapmaya çalışıyor. Dolayısıyla Fransa, sadece kendisi ile NATO arasında bir çatlak yaratabilir." yorumunu yaptı.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Nail Alkan da Fransa'nın özellikle son yıllarda Avrupa Birliği'nde (AB) lider olmak istediğini, NATO'nun 70 yıldır temsil ettiği dayanışma ve müttefiklik geleneğine ciddi zarar verdiğini, bu söylemin NATO'nun gerçekten beyin ölümünü isteyen anlayışının tezahürü olduğunu söyledi.
Almanya şansölyesi Angela Merkel'in siyaseti bırakmasından sonra Fransa'nın Avrupa arenasında yalnız kalacağını dolayısıyla bu durumu lehine çevirmeye çalıştığını aktaran Pof. Dr. Alkan, Paris'in AB içinde bir ordu düşüncesini ortaya attığını anımsattı.
Alkan, "Macron, NATO yerine Fransa'nın liderliğinde bir Avrupa ordusu kurarak uluslararası arenada güçlü konuma gelmek istiyor. Dolayısıyla NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti.' açıklaması ve Doğu Akdeniz'deki gerginliğin sorumluluğunu NATO'ya yüklemesi hatta 'Türkiye’nin hareketleri karşısında NATO kafasını kuma gömemez.' şeklindeki açıklamaları tamamen NATO'nun işlevini sorgulama, birliği zor durumda bırakma amacını taşıyor." diye konuştu.
Doğu Akdeniz’de Türkiye - Yunanistan arasındaki gerilimde Genel Sekreter Jens Stoltenberg'in sorunların, akılcı yoldan çözümünü istediğini hatırlatan Prof. Dr. Alkan, Stoltenberg'in açıklamaları ve Almanya'nın Türkiye ve Yunanistan arasında arabulucu olmaya çalışmasına rağmen Fransa'nın AB sözcüsü gibi hareket etmesi ve önyargılı şekilde Yunanistan'ın yanında yer almasının Türkiye'yi rahatsız ettiğini belirtti.
Prof. Dr. Alkan, şöyle devam etti:
"Fransa'nın niyeti Türkiye ile Yunanistan arasında bir yapıcı çözüm bulmak değil, tam tersine Türkiye aleyhinde bir tutum sergileyerek gerginliği artırmaktır. AB ülkeleri ayrıştırıcı bir siyaset değil, diyalog içeren bir siyaset benimserse bu gergin ortamın ortadan kalkacağını düşünüyorum. Almanya, Türkiye'nin AB'nin bir parçası olduğu gerçeğini net bir şekilde biliyor. Fransa henüz bu gerçeği anlamamış gibi davranıyor. Fakat er ya da geç Fransa da AB'nin Türkiye ye ihtiyacı olduğunu anlayacaktır."