Önümüzdeki başkanlık seçiminde Cumhur ittifakının adayı Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan iken, Millet ittifakının adayı henüz belli değil.
Ortada konuşulan bir çok aday adayı var. Millet ittifakı bileşenlerinden herhangi bir açıklama yapılmadığı müddetçe aday adayı enflasyonunun olması da kaçınılmaz.
Bu enflasyonist ortamda konuşulan aday adaylarını ve seçimi kazanma şanslarını kısaca analiz etmekte ve tarihe not düşmekte fayda var.
- Millet ittifakının aday adayları içindeki ilk kişi, Ana Muhalefet Partisi lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu’nun aday olup olmayacağı belli değil, ancak aday olursa seçilemeyeceği hakkında yorumlar var. Yeni seçim sistemine göre ittifakın adayı, sadece partilerin değil, ittifakın tümünün ortak adayı olmak durumunda. Millet ittifakı, sağ, sol, milliyetçi muhafazakar, liberal ve sosyal demokratlardan oluşan karmaşık bir politik yapıya sahip. Kılıçdaroğlu’nun sol politik gömleği ve Alevi inancı, ilk turda seçilememesi durumunda, ikinci turda karşısına çıkabilecek en önemli handikapları. İlk turda Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi ise, bugün için, anketler doğrultusunda mümkün gözükmüyor. O zaman ikinci tur olacak ve bu da Erdoğan’ın lehine bir durum yaratacaktır. Bu sebeple, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı, Cumhur ittifakınca da alttan alta destekleniyor. Bu enterasan desteğin ve iki handikabın farkında olan Kılıçdaroğlu’nun aday olmayacağı ve karşı ittifakın ekmeğine yağ sürmeyeceğini düşünüyorum.
- Diğer önemli bir aday adayı, muhalefetin ikinci büyük partisinin başındaki Sayın Meral Akşener. Akşener geçen seçimde de aday olmuştu. Gelecek seçimlerde de aday olacağı düşünülen Akşener’in, kendisi veya partisi tarafından değil, CHP tarafından aday gösterilmesi, pozitif bir etki yaratabilirdi. Böylece CHP’li seçmenlerin de desteği sağlanabilecek ve Millet ittifakı konsolide olabilecekti. AKP ve MHP’nin Milliyetçi kesimlerinden de Akşener’in oy alabileceği değerlendiriliyordu. Sahada da varlığını yoğun bir şekilde hissettiren ve halkın gerçek gündemini tutmaya başlayan Akşener’in ortak adaylığı fikri ağırlık kazanmışken, Akşener’in 104 amiralin duyurusuna “zevzeklik” ifadesiyle yorum yapması, bu düşüncenin doğmadan ölümüne sebep oldu. Görünen o ki Akşener, kendisi ve partisinin onay vermediği bir ortak aday olmadığı müddetçe, partisi adına aday olacaktır. Akşener’in adaylığının ikinci turda devam etmesi ise, ancak ve ancak CHP’nin göstereceği adayı geçmesiyle söz konusu olabilir ki, bu konjonktürde bu durum oldukça zor gözükmektedir.
- Geçen seçimin CHP adayı Muharrem İnce de bir diğer aday adayı. CHP’den herhangi bir aday açıklanmazsa ve bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılan Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu tarzı bir ortak aday gösterilirse, kayda değer bir oy potansiyeli olan İnce öne çıkabilir. CHP’den çıkacak aday, ister Kılıçdaroğlu, ister Yavaş, ister İmamoğlu, isterse başka birisi olsun, İnce, kendisi birinci turda aday olsa bile, bu kişiyi ikinci turda destekleyeceğini açıklamıştı. Aslında İnce’nin partiden ayrılması ve aday belirlemede yapılabilecek bir yanlışta alternatif olarak politik duruşunu sergilemesi, Kılıçdaroğlu’nun İhsanoğlu tarzı kendi partisi dışından bir ortak aday çıkartmasını engellemiş oldu.
- Devamlı gündemde tutulan bir diğer aday adayı ise 11’inci Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül. Gül, Millet ittifakının nerdeyse hiç gündeminde olmayan, ama Cumhur ittifakı destekçilerinin gönlünde yatan bir aday adayı. Genelde Erdoğan destekçileri tarafından, Millet ittifakı adayı olabilir diye gündeme getirilmesi ve devamlı gündemde tutulmasının sebebi ise, Gül’ün Millet ittifakı adayı olması durumunda, Erdoğan’ın seçimi kesin kazanacak olması. Çünkü, böyle bir durumda yani Gül’ün Millet ittifakının adayı olması neticesinde, oy kullanmaya gitmeyecek yüzbinler söz konusu olabilecek ve daha ilk turda Erdoğan seçimi kazanacaktır.
- Deva partisi başkanı Sayın Ali Babacan ve Gelecek Partisi Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun bireysel aday olabilecekleri, ancak henüz ittifakta bile olmadıklarına göre Millet ittifakının ortak adayı olmayacakları anlaşılıyor. İttifakın küçük ortağı olması sebebiyle, Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu’nun ittifakın ortak adayı olması da pek olası değil.
- Gelelim Millet ittifakı aday adayı olarak en çok adı geçen iki Büyükşehir Belediye Başkanına. Her iki adayın da, uzunca bir süredir AKP tarafından yönetilen Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerindeki başarıları ve sonrasındaki süreçte halk desteğini artırmaları, iki başkanın aday adayı olarak konuşulmasına sebep oldu. İşin ilginç tarafı, hem Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, hem de Sayın Mansur Yavaş’ın aday olarak gösterildikleri anketlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı geçiyor olmaları. Her iki Belediye Başkanının da ortak sıkıntısı, aday olmaları durumunda Belediye Başkanlığını bırakma mecburiyetleri ve her iki Belediye Meclisinde de Cumhur ittifakının çoğunluğu olması sebebiyle Belediye Başkanlığının el değiştirecek olması. Bu handikap aşılırsa, her iki aday adayının da aday olma ihtimali var. Seçilme ihtimalleri de anketlere göre yüksek gözüküyor. Yavaş’ın ittifakın adayı olması durumunda, aynı Akşener gibi AKP ve MHP’ye oy veren küskün milliyetçilerden de oy alabileceği düşünülebilir, ancak ikinci turda HDP’den oy alıp alamayacağı ise tam bir muamma. Öte yandan, İmamoğlu’nun ikinci tura kalması durumunda, HDP’nin de desteğini alabileceği, zaten İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde görülmüştü. Ezcümle bu iki aday adayından biri düşünülecekse, bakılacak olan, Belediye Başkanlığından vazgeçilip vazgeçilmeyeceği ve ilk turda seçimin alınıp alınamayacağı durumudur. Millet ittifakının adayının belirleneceği son kararda; o günkü anketlerin durumu, ittifak bileşeni partilerin desteği, her iki başkanın performansları, halkın üzerindeki pozitif/negatif etkileri ve seçilme şansları değerlendirilecektir. Eğer Millet ittifakının ilk turda seçimi kazanabileceği değerlendirilirse Yavaş’ın, seçimin ikinci tura kalacağı düşünülürse İmamoğlu’nun adaylığı öne çıkacaktır. Bu realitenin en güzel yanı ise, her iki başkanın hizmette yarışmaları ve bundan Ankara ve İstanbul halkının göreceği faydadır. Adayın hazırlanması ve halka yapacaklarını anlatması için, seçimlerden rasyonel bir süre öncesinde adayın belirlenmesi, yani geç kalınmaması gerektiğini de hatırlatalım.
Son söz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu siyasi konjonktürde, ne yapıp edip seçimi ikinci tura bırakmaması ve ilk turda kazanması gerekiyor. Eğer seçim ikinci tura kalırsa, Erdoğan’ın kazanabilmesi ancak ve ancak Millet ittifakının gösterdiği adayın yanlış tercih edilmesinden kaynaklanabilir. Dolayısıyla ne ekonomi, ne iç-dış politika, ne de güvenlik, sadece ve sadece Millet ittifakının doğru veya hatalı aday tercihi, önümüzdeki seçimin sonucunu belirleyecek ana faktördür.