Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Dr. A.Atilla Doğan

Dr. A.Atilla Doğan   |  BERLİN

YAZARIN TÜM YAZILARI

Küresel kaosu Özdemir Asaf ile Okumak!

Birkaç ay önce andım Almanya'daki 35. yılımı. 

Cahit Sıtkı Tarancı “Otuz Beş Yaş” şiirinde ömrün 35. yaşını ömrün ortası olarak tasvir ediyordu. Halbuki ben Almanya'ya geldiğimde otuz yaşındaydım ve bıyıklarım da vardı. 

Cahit Sıtkı’nın şiirinden söz edip, ''Otuz Beş Yaş'’ı kısaca hatırlatmadan olmaz! 

Ne diyordu şair;

''Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.''

Almanya'ya Türk işgücü göçünün 64. yılında, benim göçümün 35. yılında ve ömrümün 65. yılında Türkiye'den göçen herkes gibi kafam yoğun, bedenim yorgun ve dertleri zevk edindim bende neşe ne arar misali yaşayıp gidiyoruz işte. 

Peki Almanya'da ya da Avrupa'da yaşarken neden dertleri zevk edinir hale gelir diye sormadan edemiyor insan. Hele de Türkiye'den Avrupa'ya göç etmeyi bir umut bekleyen on binlerce insan varken Almanya'da yerleşik olup da dertlenmek nasıl bir tatminsizliktir diye sorarlar adama! 

Nitekim yıllar önce ''Almanya'daki Türklerin Sorunu ve Çözüm Önerileri' başlıklı sunum yapan değerli bir Hocama; üst düzey bir bürokratımız; ''Hocam Avrupa sınırlarını açsa, sizin bu sözünü ettiğiniz sorunları yaşamak için milyonlar sınırlara hücum eder!'' dediğini duyduktan sonra Avrupalı Türklerin sorunlarını çözmek için ne kadar yalnız olduğunu hissettiğimde de 35 yaşındaydım.

Almanya'da yerleşik bir Türk'ün bulunduğu şehrin, eyaletin yasa ve kuralları yanında federal yönetimin aldığı kararların yüklediği görev ve sorumluluklar ile Türkiye'deki bağları nedeniyle anavatanının derdi, tasası, yasası ve sorumlulukları da eklediğinde göçmenlerin dertleri neden zevk edindiğini anlamak zor olmasa gerek.

Göçmenlerin yerleşik oldukları ülke ile anavatanları kaynaklı dertlerinin üzerine son yıllarda küresel sorunlar da eklendi. 

Bu küresel dertlerin bir bölümü salgın hastalıklar, bir kısmı bölgesel çatışmalar, bir bölümü siyasi ve bir kısmı da ekonomik sıkıntılar olarak yağmur gibi yağmaya başladı. 

Bugün dertler yağmur olmuş yağmakta kiminin yağmurluğu var, kiminin de şemsiyesi! 

Ama herkes bu kadar şanslı değil, büyük bölümü dert yağmuru karşısında yorgun, çaresiz ve tek başına. Nitekim göçmeni en iyi anlatan ifade de ''yalnızlıktır''.

Yalnızlık deyince; 

''Geleceğim, bekle dedi, gitti...
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu...
Ama kimse ölmedi.''

ya da

''Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.''

diyen Özdemir Asaf gelir akla. Özdemir Asaf, şiirde yalınlığı ve kısalığı gözetir. Geçmişten günümüze yazılmış olan şiirlerin genel temaları olan; aşk, yalnızlık, ölüm vb. üzerine sade bir dille yazar. Pek çok önemli eser veren Özdemir Asaf şiirleriyle çağdaş Türk edebiyatına yön vermiştir.

Özdemir Asaf'ın sözleri ve şiirleri ile günümüzde hep birlikte yaşamakta olduğumuz '' Hegemonik Düzeni'' ve ''Küresel Kaosu'' açıklamak mümkü olabilir mi? Bence olur!

Örneğin;

''En kısa ceza
Ömür-boyu olandır..
Kimse bilmediğinden.

Kim bilir;
Belki bir yalan'dır..
Kendiliğinden.''

Yaşadığımız dünyanın yalan olduğu ve bu yalanın ömür boyu sürdüğü ve bu ömrün bile tatminsiz insanoğluna kısa geldiği  ''Arayış'' şiiri ile ifade edilmektedir.

''İki tür nokta var
Biri önüne ve ardına bakar,
Biri ardına bakmaz,
Ardını noktalar.''

İnsanoğlunun bir bölümündeki vefasızlığa sitemi dört satırda ifade ettiği;  ''Anmak Unutmak Şiiri'' de yazıldığı yıllardan bugüne yıllar geçse de geçerliliğini hep korumaktadır.

''Çok küçük bir yalanı
Çok büyük bir orantıda
Dinlediniz mi..

Çok büyük bir yalanı
Çok yalın bir doğrultuda
Söylediniz mi..

Gecikmiş bir gizlemİ,
Birikmiş bir özlemi
Sakladınız mı..

Gelmeyecek bir gideni,
Olmayacak bir nedeni
Beklediniz mi..

Bir gerçeği erken,
Bir açlığı tokken
Anladınız mI..

Hep mi hep ölecekmiş gibi,
Hiç mi hiç ölmeyecekmiş gibi
Yaşadınız mı..

Yalanı sürmeye sürmeye,
Yanlışı görmeye görmeye
Saklandınız mı..

Doğruluğun yönünde,
Doğruların önünde
Aklandınız mı..

Ortamsız bir yaşamda,
Yaşamsız bir ortamda
Harcandınız mı..''

''Çağrışımlar'' şiiri ile adeta ''Hegomanik Dünya Düzeninde'' yaşayan günümüz insanını anlatmış yıllar önce; ''Ortamsız bir yaşamda,Yaşamsız bir ortamda Harcandınız mı..'' diyerek!

''Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,
Birinciliği beyaza verdiler.'' 

''Jüri'' adlı şiirinde küresel kaosu yıllar önce ne kadar güzel ifade etmiş. En temiz, en saf, en masum olanların hızla ve acımasızca yok edildiği bir dünyanın varlığı ancak bu kadar sade ve etkileyici anlatılabilirdi.

''İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun''

Adalet şiiri ile küresel kaosun sorumlusunun insan olduğu ve insan adaletsizliğinin tüm felaketlerin sebebi olduğunu ''Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama, olmaz olsun'' dizeleri ile ifade ederken adaletsiz insanların olmadığı bir dünyanın ancak adaletle sağlanabileceğini ''İnsansız adalet olmaz'' derken insan olmanın temelinde adaletin olduğunu bize anlatıyor.

Bugün ihtiyacımız olan tek şey adalet! 

Eğer küremizi yönetenler adil olmayı başaramazlarsa sadece düşmanlarını ya da muhaliflerini değil. aynı geminin yolcusu olarak kendilerini de yok edecekler!