Tütün kullanımı, sağlıksız yaşam koşulları, radyasyon, alkol veya madde kullanmak, genetik faktörler ve en önemlisi stres kanserin risk faktörleri olarak sayılabilir. Kanserin psikolojik alt yapısına baktığımızda stresin etkisini görebiliyoruz. Vücutta yoğun stres olması durumunda bağışıklık sisteminin baskılanması ile kişi birçok hastalığa açık hale gelebiliyor. Bağışıklık sisteminin baskılanması en önemli stres hormonu olan kortizolun vücutta fazla üretilmesi ile olmaktadır.
Kanser Hastalarında Psikolojik Desteğin Önemi Nedir?
Kişinin kanser ile baş etme becerisi kanserin gidişatını algılama, depresyon ve anksiyete seviyesini etkilemektedir. Kanser tanısı alan kişiler; şok, kaygı, çevreden kendini soyutlama, umutsuzluk, iştahta artma veya azalma, uyku problemleri ve depresif duygu gibi psikolojik sorunlar yaşar. Bunlar ile baş etmek, negatif düşünceleri yeniden çerçevelemek, problem çözme becerilerini arttırmak ve sosyal desteğin sağlanması için kanser hastalarında psikolojik destek sağlanmalıdır. Aynı zamanda kanser tanısı alan kişilerin ailelerinin de psikolojik destek görmesi gerekmektedir. Kanser ilaçlarının yan etkileri ve kemoterapinin yol açtığı şikâyetler de hastaların psikolojilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Kanser hastalığında psikolojik destek alan bireylerde benlik değerlerini kazanma, stresle başa çıkabilme, depresyon ve anksiyetede de azalma görülmektedir.
Kanser Hastalarında Klinikte Uygulanan Psikolojik Destek Yöntemleri;
Kişiye Kanser Olduğu Söylenmeli Mi?
Bir rahatsızlığı olduğunu öğrenmek her insanın hakkıdır. Kişiye kanser tanısı aldığını söylerken kişiyi önce psikolojik olarak hazırlama daha sonra sosyal desteği sağlama, ardından teorik bilgiyi sunma ve kişinin kendini ifade etmesini destekleme şeklinde bir yol izlenmelidir.
KAYNAK: Savaş, E. (2018). Kanserli olan kişilerle çalışma- Psikoonkoloji programı.