berlinTürk yazarlarından Dr. Ahmet Atilla Doğan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yayınladığı yazısında ; ''bu günü hediyeler ve çiçeklerle farklı bir sömürü aracı olarak kutlayan ticari anlayışın yaygınlaşmasına karşıyım'' diyerek bu yaklaşımın kadınların haklarına kavuşmada ciddi bir sorun olduğunu vurguladı. Bireyin insan haklarından tümüyle yararlanmasını engelleyen sosyal açıdan yapılandırılmış cinsiyet rolleri ve normlarına dayalı olarak herhangi bir ayırıma, dışlanma ya da kısıtlamaya maruz kalması, kaynaklara ve fırsatlara ulaşmada eşitsizlik, şiddet, temel hizmetlerden yararlanmada yetersizlik, çalışma yaşamı ve siyasette kadının sınırlı olarak yer alması ve kadınlarla erkekler arasındaki kişisel ilişkilerdeki güç dengesizliği hususlarıyla yakından ilişkili olan ''Cinsiyet Ayrımcılığı'' ile mücadelenin yetersiz olduğunu ifade eden yazarımız bu konuda ayrıntılı bir yazı kaleme aldı.
Dr. Doğan sorunun küresel olduğunu belirterek '' Daha kız çocuğu iken bile ev içinde aile ortamında haksızlıklarla mücadele eden kadınlar evlendikten sonra da hane içi düzenin çarkları arasında sömürülmeye devam ediyor. Kadın sadece evde veya işyerlerinde sömürülmekle kalmıyor, anne, baba, erkek kardeş, koca, akrabalar, yakın çevre, toplum, siyasetçiler ve feodal baskı grupları altında da ezilmeye devam ediyor. Ne yazık ki, ezilmekle kalsa iyi diyeceğimiz olaylar da kadınların başına geliyor çünkü kadınlar öldürülüyor!
Türkiye'de 2024 yılında 394 kadın cinayetle hayatını kaybederken Almanya’da ise 2023 yılında 360 kadın cinayeti kayıtlara geçmiş durumda. Birçok ülkeden gelen verilere bakıldığında kadın cinayetlerinin bir ulustan çok küresel bir sorun olarak gündemde olduğu görülmekte'' demektedir.
Dr. Doğan yazısının son bölümünde ''Ne yazık ki, özellikle kadına yönelik şiddetin küresel boyuta artışı ''yaşam hakkı''nı diğer birçok talebin önüne geçirmiş durumda. Bununla birlikte emekçi kadınların talepleri nelerdir diye sıralarsak; - Eşit işe eşit ücret - Esnek ve güvencesiz çalışmaya karşı güvenceli iş - İşyerlerinde mobbing ve tacize karşı yasal haklar - Sendikal özgürlük ve kadın örgütlenmesine destek - Kadına yönelik şiddet ve cinayetlere karşı caydırıcı cezalar - Kız çocuklarını okula göndermeyenlerin engellenmesi - Çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi - Medeni kanuna saygı gösterilmesi - Daha fazla sayıda ve güvenli sığınma evi diye ifade etmekte ve ''8 Mart Emekçi Kadınlar Günü''ne anlam katacak ''Cinsiyet Ayrımcılığı ile Mücadele Günü'' ifadesini eş anlamlı olarak kullanmayı tercih etmeli ve bunun gereği olarak talep edilen yasal haklara en kısa sürede kavuşulmalıdır. Eğer bu sağlanabilirse işte o zaman 8 Mart'ı kadınlar ve erkekler birarada dans ederek kutlayabiliriz.'' demektedir.